19 Şubat 2010 Cuma

15- 02- 2010 Chevrolet Spark

Kullanılan otomobil: Chevrolet Spark 1.2 LT

Spark, Evo dergisinde test için kullandığım bir otomobildi. Birkaç gün bende kaldı ama dergideki yazısı bana ait değil.


Otomobili Çekmeköy’den almaya giderken hiç heyecanlanmadığımı söylemeliyim. Küçük, sıradan, tuhaf görünüşlü bir otomobildi işte. Kısa brifingin ardından otomobilin yanına gittiğimde şaşırdım. Neden mi? Spark’ın renginden. Kim, neden, nasıl böyle bir renk üretir gerçekten anlamadım. Haydi ürettin diyelim kim, niye, nasıl beğenir de alır diye düşündüm ilk olarak. Nasıl tanımlasam ki? Çürük limon, satsuma ya da beklemiş yeşil elma gibi birşey...


Neyse ki otomobilin tasarımı o kadar ümitsiz değil, hatta kabul edilebilir. Zaten 2007 yılında New York Otomobil Fuarı’nda Chevrolet’nin üç konsepti hakkın kullanıcılara ‘hangisini istersiniz’ diye sorulduğunda halkın tepkisi Beat modeli olmuş, yani Spark’ın tasarımının ilham kaynağı. Söylemeye çalıştığım şey tasarımın kolaylıkla beğenilir olması. Modern görünüyor, fazla çekik farlara alıştık artık ama kaputun üzerinde, farların hemen yanındaki o tuhaf iki çizgi biraz zorlama sanki. Bir de şu beyaz zeminli ‘sanayi’ işi stoplar gerçekten güzel değil. Bunlar dışında dinamik ve marka kimiğini yansıtan burun tasarımı başarılı.

Kabin de güzel görünüyor. Evet malzeme kalitesi pek iyi olmayabilir, hatta kokpitteki plastikler sanki bir marangozun elinden çıkmış kadar sert ama tasarım gayet güzel. Ancak şunu da söylemek isterim ki bu sınıf bir otomobilde malzeme kalitesine çok takılmamak gerek.


Konsolun ortasında aşağı doğru inip tekrar yükselen çizgi kabine hareket katıyor, direksiyon da ilk olarak göze çarpan unsurlar arasında. Özellikle motorsikletlerden esinlenilmiş göstergeleri çok sevdim, küçücük bir alanda neredeyse istediğiniz tüm bilgilere ulaşıyorsunuz, ayrıca gece aydınlatması da (turkuaz renkli) gayet şık. Kabindeki eşya koyma gözlerinin fazlalığı olumlu, özellikle de bu tarz küçük bir şehir otomobilinde. Ergonomik olarak tek eleştirim sağ dizime çarpan fan ayarıydı. Bu bazen sürüş esnasında kendiliğinden açılıp dikkat dağıtmaya neden olabiliyor.

Direksiyon şaşırtıcı, hem deri kaplı, hem de tasarımı güzel. Tepki konusunda beklentileri karşılıyor, tabi beklentileriniz çok yüksek değilse.


Sürüş pozisyonu yüksek ama görüş oldukça iyi. Tek sorun otomobilin burun kısmının görünmemesi, ki Spark’ın burnu çok kısa olduğu için park ederken ayarlamak zor. Park demişken kullandığım LT donanımında arka park sensörleri standart donanıma dahil edilmiş.

Kabin içi küçük gövde boyutlarına rağmen şaşırtıcı derecede geniş. Ön ve arkada herhangi bir sorun yok. Burak ve benim gibi (ikimizde 1.85 cm’in üzerindeyiz) iki uzun boylu kullanıcı arka arkaya sıkıntı çekmiyor. Tabi yolculuğunuz uzarsa bu durum değişebilir.


Motorun çalışma sesi içten yanmalı gibi değil de sanki mutfaklarda kullandığımız o elle kumanda edilen elektrik süpürgesi gibi. Kapıların kapanma sesi de güven vermiyor, kısacası Spark bir ‘ses’ otomobili değil.


Kullanım çok kolay, vites geçişleri net ve kemiksiz ancak vites topuzu biraz geride kalıyor, bu da vites atarken kolunuzun tuhaf bir açı almasına neden olabilir. Dönüş çapı Chevrolet’nin açıklamalarına göre sınıfının en iyisiymiş (10 metre) ve bu manevralarda belli oluyor. Spark ile her yerden dönebiliyorsunuz.


Süspansiyon sistemi beni en çok şaşırtan nokta oldu. Beklediğimden çok daha iyi darbe emişleri, İstanbul gibi harika yolları olan bir şehirde konforlu yolculuk etmenizi sağlıyor ama hız biraz yükseldiğinde sallantı da artıyor. Şehir içi hızları Spark’ın kendini en iyi hissettiği süratler. Yumuşak ayarlanmış süspansiyon tamamen konfor odaklı olduğu için yol tutuş pek güven verici değil. Ama zaten Spark kullanıcıları için yol tutuş limitleri bir kriter midir bu da tartışılır.

1.2 lt’lik 81 bg gücündeki motor gürültülü olduğu için rafine değil, güç ve tork yüksek devirlerde üretildiği için alt devirlerde canınız sıkılıyor. Motor sanki ‘bırak beni de uyuyayım’ dermiş gibi davranıyor. Bunun önüne geçmek için sürekli vites değiştirmek zorunda kalmak da bir yerden sonra yorucu olmaya başlıyor. Ancak ekonomik olduğu söylenebilir: 35 litrelik depoyla dikkatli bir kullanımda 500- 550 km civarında menziliniz olabiliyor. Bu da ortalama olarak yaklaşık 6.5 – 7.0 lt/100 km’lik bir tüketim anlamına geliyor. Evet fabrika verisi olan 5.1 lt/100 km ile ilgisi yok ama kabul edilebilir seviyede.


Spark geniş kabini, kullanım kolaylığıyla makul bir şehir otomobili. Kullanım özellikleri dikkat çekici değil ve motor konusunda biraz sıkıntılı. Yine de küçük sınıf için başarılı diyebiliriz. Tabii rakipleri arasında Hyundai i10, Suzuki Splash, Peugeot 107, Citroen C1, Kia Picanto gibi iddialı otomobiller olduğu için işi zor.


Valla önce pek beğenmemiştim ama sonra fonksiyonel ve amacına uygun bir otomobil olduğu için saygı duydum Spark’a. Sadece ondan ne beklediğinizi bilmeli ve ona göre kullanmalısınız. Bu şekilde her türlü ihtiyacınızı karşılayacaktır.


1 yorum:

  1. 16 yasındaki bir cocuga ozel tasarlanmış gibi duruyo içi bence. Yani buna gelene kadar alternatif çok fazla . ama peugeot ve c1 den daha ıyı buda gercek :D

    YanıtlaSil