1 Şubat 2010 Pazartesi

Moto GP Japonya 2008

Rossi yeniden şampiyon
İtalyan sezonun bitimine üç yarış kala, elde ettiği birincilikle şampiyonluğunu ilan etti

Şampiyonluk için tek yapması gereken, diğer pilotların sonucuna aldırmadan ilk dörde girebilmekti. Sonrasını düşünmek bile rüya gibiydi... 2008 şampiyonluğu, patlayan şampanyalar, takımdaki kutlamalar, tacın geri alınması...

Ama onun için bu yeterli değildi. Yarış kariyeri boyunca onun için hiçbir şey yeterli olmamıştı. O, şampiyonluğu bir galibiyetle kazanmak istiyordu. Onun lugatında yenilmek, pes etmek, işleri oluruna bırakmak yoktu. O kazanmak için doğmuş, tüm hayatını buna adamıştı. Sıradan bir sürüşle dördüncü olup şampiyonluğu kazanmaktansa, sonuna kadar zorlayıp, risk alıp, galibiyet peşinde koşmalıydı. Eğer bunu yaparken düşse bile alacağı dördüncülükten daha çok tatmin olacaktı. Şampiyonluğu kaybettiği sezonlarda da bunu kendi hatasıyla yapmış, pist üzerinde çok fazla geçilmemişti.

Kendine güveni sonsuz, kırdığı rekorları normal bir iş olarak gören, her an, her daim, her şartta, her şeyi yapabilecek bir yetenek... Valentino Rossi olmak, onu yenmek kolay değildi. Şampiyon olacağı bir günde aklında sadece kazanmak vardı. Ducati, Desmosedici, Bridgestone falan gibi şeyler düşünmüyordu. Onun aklında damalı bayrak vardı. Bunun altından nasıl ilk geçeceğini düşünüyordu.

Sıralamalarda takım arkadaşının elde ettiği pol pozisyonu ve kendisinin dördüncülüğü sonucunda hayal kırıklığına uğradığını söyleyecekti. Olsun sorun değildi, zaten hiç bir zaman bir sıralama pilotu olmamıştı. O yarışların adamıydı.

Etrafında hep en güçlü rakipleri vardı. Önünde Lorenzo, Stoner ve Hayden, arkasındaysa Pedrosa. Muhteşem bir savaş olacaktı.

Kötü bir start alan Lorenzo daha ilk viraja gelinirken liderliği kaptırmıştı bile. Kendisi yarışa başladığı yerdeydi, bu kötü startlarıyla tanınan ‘Doktor’ için iyi bile sayılırdı. Pedrosa liderliği ele geçirmiş, Stoner yakından onu izliyordu. Eğer Avustralyalı istediği hızı yakalayıp, Repsol Honda’yı geçerse yarışı kazanabilirdi.
Bir kaç tur sonra Stoner Honda pilotunu geçerken elini kaldırıp özür dileyecekti. Yaptığı atak yanlış değil, sadece biraz riskliydi.

Rossi bu atağı görmüş, bir an önce rakibini arkasına yerleşmesi gerektiğinin farkına varmıştı. Önü açıkken en hızlı tura imza attı, bir kez daha, bir kez daha... İşte onun işi buydu. Fark sadece 0.8 saniyeye inmişti. Neredeyse Pedrosa’nın selesine eli değecekti. Stoner ise bu kadar kolay lokma değildi. Avustralyalı da en hızlı tur derecelerini ele geçirmeye başlamıştı. Yarışın başlarında lastik ısıtma sorunu yaşamış ama Bridgetone’ları optimum performans vermeye başlayınca yeterli hızı yakalamıştı.

Ancak Stoner bugün yine de aşırı hızlı değildi. Yarıştan sonra bunun bir kondisyon problemi olduğundan bahsedecekti. Çok virajlı ve tam gaz geçilen bir çok virajı bulunan Motegi pistinde Casey Stoner yorulmuştu.

Rossi o ya da bu nedenle rakibinin hızlı olmadığını görmüştü. Her zamanki hikâye burada da geçerliydi; eğer Rossi uzun düzlüklerden önce Ducati’yi alt edebilirse yarışı kazanabilirdi. Nitekim öyle oldu. 46 numaralı Yamaha bir sol virajdan önce olabildiğince geç frenaja girdi. İşin ilginci bunu bekleyen Stoner da geç ötesi bir frenaj uygulamıştı. İki pilot yanyana geldiler ve ikisinin de sol ayaklarının dengeyi sağlamak için açıldığını gördük. Ama iş bitmişti, Yamaha Ducati’nin yanındaydı. Hava şampiyonluk kokuyordu, Rossi kokuyu almıştı. Bugün onundu, onu yenmek imkânsızdı. Stoner bu atağa karşılık vermek istese de 46 numara hedefine doğru yola koyulmuştu bile.

Stoner için artık zorlamanın da bir anlamı kalmamıştı. Tek rakibi olan Valentino şampiyonluğu almış, kendisi ikincilikte kalmıştı. Ancak şampiyonayı Pedrosa’nın önünde bitirmesi için ikinci olması gerekiyordu. Bu onun için bir Pazar gezmesinden daha zor değildi.

Rossi ise 2008 yılı Moto GP Şampiyonluğunu bir galibiyetle kutladı. Bu ona yakışır bir sonuçtu. Sezonun sekizinci, kariyerinin yetmişinci (toplamda 96) Moto GP birinciliği, altıncı şampiyonluğunu kazandığı günde gelmişti. Bundan daha iyi ne olabilirdi ki?

Yarışın geri kalanında iki İspanyol pilotun Lorenzo ve Pedrosa’nın podyum için mücadelesini izledik. Bu Michelin’li Yamaha’nın, Bridgestone’larla olan Honda’ya karşı mücadelesiydi. Lorenzo burada hızlı olan taraf olsa da rakibini geçemedi ve podyumun son basamağını bırakmak zorunda kaldı. Yamaha pilotu son turda rakibini geçmek isterken arka lastiğine temas etti ve daha fazla risk almanın gereksiz olduğu sonucuna vardı.

Hayden beşinci, Capirossi altıncı olurken, Edwards yedinci, Nakano sekizinci oluyordu. Gelecek sezon Repsol Honda’yla anlaşan Dovizioso ise dokuzuncu olabildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder