1 Şubat 2010 Pazartesi

Moto GP Indianapolis 2008

Rossi şampiyon gibi
ABD’de koşulan Indianapolis GP’sini kazanan Rossi, şampiyonanın bitimine dört yarış kala Stoner’la arasını 87 puana çıkardı

Oldukça zor şartlarda koşulan Cuma günü antrenmanları, ıslak zemin ve rüzgâr gibi doğal etkenlerle pilotların karşısına çıkmıştı.

Haftasonunun bu ilk seansları, zor bir yarış koşulacağını haber veriyor gibiydi. Ancak sıralama turları bu durumun tam tersine tamamen kuru bir zeminde gerçekleştirildi. İlk defa Indianapolis pistine gelen MotoGP’de, hiç kimse pistte daha önceki yıllarda tur atmadığı için şartlar eşitti. Elde veri yoktu ve yol tutuşla pist karakteri hakkında pek bilgi bulunmuyordu.

Bu şartlarda lastiklerini en iyi şekilde kullanan iyi bir avantaj elde edecek, bilinmezlerle dolu bu pistte ön sıralarda yer alabilecekti.

Kendi evinde koşulan ikinci yarışta iyi bir sonuç elde etmke isteyen ve bu sonuca acilen ihtiyacı olan Hayden, sıralamalarda hızlı görünüyordu. Michelin pilotu, uzun bir süre pol pozisyonunu elinde bulundursa da Fiat Yamaha pilotları ve Stoner’a geçilmekten kurtulamadı ve yarışa dördüncü sırada başlamaya hak kazandı.
Son üç yarışa ikinci sıradan başlayıp galibiyete imza atan Rossi, bu sefer şeytanın bacağını kırmış, mavi Yamaha’sını ilk sıraya yerleştirmişti. Ama ezeli rabiki Stoner da ikinci sırayı elde etmişti. Avustralyalı olası bir kuru zeminde güçlü olan motoruyla öne çıkabilir, kötü giden şansına dur diyebilirdi. Ancak yarış günü zemin kuru olmayacaktı...

Lorenzo da uzun zaman sonra sıralamalarda üçüncü sırayı elde ederek geri dönüşünün sinyallerini veriyordu.

Pazar sabahı günü Indy, gökyüzü konusunda karamsardı. Sağanak şeklinde yağan yağmur, zeminde fazlasıyla su birikmesine neden olmuş, 125 cc yarışının yarıda kesilmesi, 250 cc yarışının ise yapılamaması sonucunu doğurmuştu.

Neredeyse göz gözü görmeyen şartlarda başlayan yarışta ilk başlarda Dovisioso liderliği ele geçirdi. Ancak Michelin’in ıslak zemin lastikleri oldukça iyi performans veriyordu. Hayden bunu çoktan farketmiş, iyi bir kalkışla Dovizioso’nun peşine düşmüştü. Amerikalı çok geçmeden İtalyan’ı geçerken, liderliği de ele alıyordu.

Bu arada artık kötü startlarına alışkın olduğumuz Rossi, dördüncülüğe kadar gerilemiş, yükselme savaşı veriyordu; daha doğrusu rakipleri ona yol vermeme savaşı veriyordu. Yamaha pilotu önce Hayden daha sonra da takım arkadaşına geçildi. Ancak kısa sürede istediği yol tutuşu yakaladı ve Lorenzo’dan sonra Dovizioso’yu da kolayca geride bıraktı. Hedef belliydi: Öndeki 69 numara... Bu sayı, eğer yarışı kazanırsa Moto GP’deki galibiyet sayısı olacaktı, bir başka deyişle gelmiş geçmiş en çok galibiyet sayısı...

‘Doktor’ ıslak zeminde de iş başındaydı. Önündeki Honda’ya göre düzlüklerde yavaş ama virajlarda çok daha hızlıydı. Bunun nedeni Japon üreticinin yeni kullanmaya başladığı Pnömatik supap mekanizmasıydı. Eğer Rossi son virajdan çıktıktan sonra Honda’dan kopmamayı başarırsa rakibini geçebilirdi.

Tabii ki bunu yapmak için sadece bir kaç tur beklemesi gerekti ve kaçınılmaz hamle
14. turda geldi. Yamaha geç frene girmiş, gerektiği gibi iç bölümde liderliği ele geçirmişti. Hayden’ın yapabileceği bir şey yoktu; 46 numara imkânsız bir yol tutuşla geliyordu, böyle bir momentumu sadece bir kişi yakalayabilirdi... Ona karşı gelmekse herşeyden vazgeçmek anlamına geliyordu...

Hayden, Rossi’ye geçildikten sonra momentumunu ve teması kaybetti ve ikinciliğe razı bir görüntü çizdi. Lorenzo yarışın sonlarına doğru atak yapacak kadar yaklaşmış olsa da hakemlerin güvenlik nedeniyle yarışı kırmızı bayrakla bitirmesi, Amerikalı’nın kendi evinde ikinci olduğu anlamına geliyordu. Lorenzo da bu sayede üçüncülükteki yerini aldı.

Rossi işini bitirmişti, Stoner’ın ancak dördüncü olabildiği bir yarışı kazanmış, şampiyonada 87 puan öne geçmişti.

Bundan sonrası ‘Doktor’ için kolay olacak. Zor olan şey öğrencilerini bekliyor, onlar bir yıl daha Rossi’yi nasıl alt edeceklerini düşünmek zorundalar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder