14 Nisan 2010 Çarşamba

ajansotomobil.com- Type R sorunu

Terzi kendi söküğünü dikemezmiş
Çok uğraştım ama otomobilini satmak isteyen arkadaşıma yardımcı olamadım...

Bilirsiniz, terzi kendi söküğünü dikemez derler. Peki neden terzi kendi söküğünü dikemezmiş? Kendi söküğünde diğerlerinde olmayan ne var? Geçen gün başıma gelen bir olaydan sonra bunun nedenini öğrendim...


Bir arkadaşımın sorduğu soru üzerine düşünmeye başladığım bir şeydi bu. Hayır, bir matematik sorusu ya da siyasetle ilgili yorum getirmemi gerektiren bir şey değildi, sadece basit bir otomobil sorusuydu: ‘Kendini benim yerime koy, Type R’ı (2002 model) satıp yaklaşık aynı fiyata, performanslı ne alırdın?’

Hmm, kolay bir soruydu aslında, zor olan kısmı kendimi onun yerine koymam, yani onun şartlarında olmamdı. Düşünmeye başladım, evli olduğunu düşünürsem, alacağı evin tek otomobili olacaktı. Yani eşi de alışverişe giderken kullanabilecek, park ederken ya da debriyaja basarken sorun yaşamayacaktı. Ayrıca performanslı kullanım konusunda Type R’dan geri kalmayacak, dört koltuklu, geniş bagajı olan ve güvenilir bir otomobil olacaktı. Type R’ını yaklaşık 30.000 TL’ye sattığını düşünürsem alacağı otomobil de bu fiyatlara yakın olmalıydı.

Herhalde dedim, ben olsam uzun zamandır istediğim (çok istediğim) Renault Clio RS 182 alabilirdim, eh hiç fena bir seçim değil. Hatta biraz daha eklemeyle Megane RS bile olabilir. Ama bahsi geçen şahıs ben değildim, yani Clio yardımcı olmayı düşündüğüm arkadaşlarım için çok küçük sayılırdı. En mantıklı tercih olan Megane RS üzerinde ısrarcı olmaya başlamıştım ama herkes, her markayı kullanmayı tecih etmek zorunda değil, değil mi? Renault o ailenin kullanacağı marka değildi. Peki dedim ve düşünmeye devam ettim. Golf GTI geldi aklıma ikinci seçenek olarak. Ama VW temsilcisi fiyat konusunda biraz (bayağı!) yüksek kalıyordu.

Focus ST de aynı şekilde fiyat konusunda kriterlerimize uymuyorken, Leon Cupra ya da FR, Astra OPC gibi yüksek performanslı otomobillerin hepsi de aynı nedenlerden dolayı alternatif bile olamıyorlardı. Ayrıca bir Type R kullanıcısını, Astra OPC kullanması konusunda ikna etmeniz deveye hendek atlatmaktan daha zordur.

Peugeot 207 RC dedim; son alternatiflerimden biriydi gerçekçi olmak gerekirse. Ama Fransız temsilcisini de arkadaşım kullanmış ve memnum kalmamıştı. Haklıydı da, direksiyon ve yol tutuş konularında pek iddialı bir otomobil değildi gerçekten. Üstelik bir alt sınıfta yer alıyor olması da ayrı bir konuydu. Eeee, peki geriye ne kalmıştı?
Açıkçası pek bir şey kalmamıştı. Tükenmiştim! Ben değil, aslında otomobiller tükenmişti. Type R’ın yerine, aynı fiyata alınabilecek o kadar performanslı bir otomobil, o ailenin kriterlerine uygun bir alternatif bulamamıştık.

Şimdiyse, olayın üzerinden yaklaşık 2 hafta geçmiş olmasına rağmen hâlâ bir alternatif üzerinde düşünüyorum ve hâlâ bir yanıt bulmuş değilim. İşte bu noktada neden Type R’ın yakın zamanda satıl(a)mayacağını öğrenmiş oldum. Çünkü öncelikle terzinin kendi söküğünü dikmesi gerekiyordu. Oysa kumaşın söküğü dikilecek gibi değildi. Bu, büyük ihtimalle gelecekte kendime alacağım otomobiller üzerinde de başıma gelecek bir şey...

Bu olaydan sonra biz, otomobil meraklılarının işinin ne kadar zor olduğunu anladım. İnce eleyip sık dokuyoruz, çok şey talep ediyoruz ve zor beğeniyoruz. Üstelik otomobiller hakkında geniş bilgiye sahip olunca aklına gelen alınabilecek otomobil sayısı çok ama çok az oluyor, olanları da ‘malum nedenlerden’ dolayı alamıyorsunuz...

Terzi kendi söküğünü dikemiyor evet, ama en azından başka terziye gidip söküğünü diktirme ihtimali var. Bizlerin sıkıntısıysa, kendi söküğümüzü dikecek kumaş bulamamanız, bulduğumuz kumaşın da ‘bulunmaz hint kumaşı’ olması...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder