22 Nisan 2010 Perşembe

19- 04- 2010 Toyota Auris

Kullanılan otomobil: Toyota Auris 1.6 A/T
Bu ay Autocar dergisi için kullandığım ve yazısını yazdığım bir otomobil Auris. Buna aslında Corolla hatchback’de diyebiliriz. Neden mi? Çünkü Auris hayatına Corolla’nın varisi olarak başlamıştı. Sonradan, Toyota’nın bile anlamadığı bir nedenle Corolla yeniden ortaya çıktı; daha doğrusu Toyota, Corolla’yı neden öldürdüğünü anlamamıştı. Böylece Auris (galiba yanlışlıkla!) diye bir model çıktı piyasaya Corolla hatchback yerine.

Bu büyük bir yanlıştı; Corolla’yı öldürme kararı. Her ne kadar Auris ‘altın’ anlamına gelse de bazı şeylerin yerini altınlar bile alamaz, neyse ki Japonlar bunu kısa sürede anladılar.

Şimdi Auris’in içinde otururken bunun neden bir Corolla olmadığını düşünüyorum. Aralarında ne fark var? Var mı? Koltuklar, konsol tasarımı, göstergeler, kapı açma kolları, ızgaralar, aynalar, cam açma düğmeleri hepsi aynı... Pardon vites kolunun yeri farklıymış... Daha mekanik özelliklere de gelmedik üstelik: Motor, yürüyen aksam, şanzıman...

Kısacası Toyota’yı bile kendi içerisinde çelşikiye düşüren bir otomobil Auris. Neden diye sormayın, sorarsanız işte cevabım: Toyota, Corolla’nın en çok tercih edilen otomobil olduğunu söylüyor. Doğru, istatistikler bunu doğruluyor. Peki neden ilk başta, en çok tercih edilen otomobili tercih etmediler de Auris’i ortaya çıkardılar? Aynı sınıfta iki farklı isimde otomobil üretmenin altındaki mantığı sorgulamak gerek. Bu şuna benziyor: BMW 3 Serisi’ni sadece dört kapılı üretirken, beş kapılı ya da station versiyonuna 4 Serisi adı veriyor. ???

Neyse bu kadar sorgulama yeter, biraz da otomobile dönelim. Eee, Corolla’nın varisi olarak düşünülmek kolay değil. Güvenilir, kolay kullanılır, ekonomik, sağlam, sıradışı olmayan, ekstrem özellikler barındırmayan, hiç bir özelliğiyle öne çıkmayan ama tüm özellikleriyle kullanıcılarını mutlu eden bir otomobil olmak. Corolla’nın başarısının altında yatan şey bu. Dolayısıyla Auris’e de binmeden önce böyle bir otomobil olduğunun bilmeniz gerek, beklentilerinizi bu şekilde yönlendirin.

Auris’in garip olan bir diğer özelliğiyse iki farklı 1.6 lt’lik motora sahip olması. Kullandığım versiyon otomatik olduğu için 124 bg güce sahipken, manuel versiyon sadece yeni, 132 bg’lik motorla alınabiliyor. Bu da Corolla’yı öldürmek kadar ilginç bir detay bana kalırsa. Hmm, yoksa elinde kalan eski versiyon şanzımanı (4 otomatik, geleneksel şanzıman) sadece bu motorla kullanabiliyor oldukları için olabilir mi? Bilindiği gibi bir önceki nesil Auris’te kullanılan Multi mode şanzıman kullanıcılardan pek de iyi geri dönüş almamıştı. Belki de nedeni budur.

Bu arada, bu kadar modern özellikleriyle övünen (geri görüş kamerası, navigasyon sistemi gibi) bir otomobilde, üstelikte rakipleri DSG gibi teknoloji ötesi şanzımanlar üretirken, 4 ileri geleneksel otomatik şanzıman kullanmak da üzerinde düşünülmesi gereken bir karar. Yavaş, tepkisiz, kararsız ve demode. Şanzıman için söyleyebileceğim şeyler. Bir de şu vites topuzunun yanındaki kırmızı ve yeşil renkli harflere sadece ben mi sinir oluyorum acaba? Uzun yıllar Corolla ile büyüdüm ve kullandım (’93- 2004 arası) ve taa o zamanlardan beri bu harflerin rengini hiç sevmiyorum. Bana 80’li yılların düşük kaliteli otomobillerini hatırlatıyorlar.

Her neyse, Toyota’nın yeni Auris’de en çok üzerinde durduğu nokta süspansiyon sistemi olmuş. Sistemin temelinde bir değişiklik yok ama amortisörler elden geçirilmiş ve bu gerçekten hissediliyor. Darbe emişleri çok başarılı, gövde sallanmıyor ya da rahatsız edici hareketler yapmıyor. Çukurlara girdiğinizde sadece iyi çalışan amortisörleri hissediyorsunuz. Kabinde sallantı, herhangi bir ses, tıkırtı falan yok. Gayet rafine, konforlu, huzurlu ve rahatlatıcı bir sürüş sizi bekliyor. Sürücü ve yolcularını dış dünyadan izole edebilen bir otomobil Auris ve bana kalırsa en büyük başarısı da bu işte. Amortisörler konfor ağırlıklı evet, ama yol tutuş konusunda herhangi bir sorun yok. Oldukça yumuşak olduğunu söyleyebilirim, dolayısıyla gövde fazlasıyla yatıyor ve buruluyor. Kayma var ama tutuş da var bunun yanında. Şanzımandan dolayı gazla herhangi bir ayarlama yapmak olanaksız. Ama zaten Auris kullanıcılarının böyle bir sürüş talep ettiklerini düşünmüyorum.

Işıklar kırmızı yanıyor, camların sonuna kadar açık. Yan tarafımdan bir ses duyuyorum:
“Abi, yeni mi bu?” Yanımdaki, Corolla kullanan taksicinin dikkatini çekmiş Auris.
“Evet, yeni.”
“Abi çok güzelmiş, zaten ben Toyota’dan başka araba kullanmam.”
“Doğrudur, çok sağlam di mi?”
“Abi ne diyosun, kaya gibi kaya. Benim araba 500.000 km’de inanır mısın hiç sorun çıkarmıyo. Valla trilyonum olsa da on bin liram olsa da yine Toyota alırım, başka araba almam.”


Eh işte, Toyota’yı neden alıyor insanlar, çok güzel özetleyen bir diyalog. Geçtiğimiz aylardaki geri çağırımın Toyota’nın imajını zedelediğini düşünüyor birçok kişi, katılmıyorum. Bu gayet normal birşeydi ve geçen yıllarda birçok başka markanın da başına geldi.

Ama artık Toyota almak için başka nedenleriniz de olabilir, mesela kaliteli sürüş gibi. He, bunu Corolla mı yoksa ‘yalancı Corolla hatchback’ Auris adı altında mı alırsınız orası size kalmış...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder