5 Temmuz 2010 Pazartesi

21- 06- 2010 Porsche World Roadshow

21 Haziran Porsche World Roadshow’un medya günüydü ve ben de Evo dergisiyle birlikte burada bulundum. Amacımız basitti: İstanbul Park Pistinde Porsche’nin çeşitli modelleriyle, belirlenen istasyonları tamamlamak. Kullandığım modeller arasında Carrera 4S, Boxster Spyder, yeni Cayenne S, Panamera Turbo, Cayenne Turbo, 911 Turbo ve Panamera 4S vardı. Burada hepsinden kısaca bahsetmeye çalışacağım sizlere. Muhteşem bir gündü, bu kadar Porsche modelini kullanmayı bırakın, birarada bile görmek olağanüstüydü. Ah, tabii 911 Turbo ile ‘taxi ride’ yaptığımız ve test pilotunun yanında oturduğumuz an hepsinden iyiydi!

Kullanılan otomobil: Porsche 911 Carrera 4S

Bu ilk istasyonumuz olan geyik testinde (Mercedes A Sınıfının takla attığı meşhur test) kullanacağımız modeldi. Test basit: 70 km/s hızla kukalarla belirlenen alana gelip ayağınızı gaz ve frenden çekip, hızlı bir sol- sağ yöne değişikliği yapıp otomobilin tepkilerine bakmak. Önce PSM açık, ardından PSM kapalı olarak bu testi gerçekleştiriyorsunuz..


Önce test pilotu bir gösteri sürüşü yapıp ne yapılması gerektiğini gösteriyor. PSM açıkken herşey gayet kolay; otomobilin arkası kaymaya başladığı anda elektronikler tutuyor. Asıl olan PSM kapalıyken, çünkü bu şekilde ani yön değişikliklerinde 911, İngiliz’lerin söylediği gibi ne kadar ‘tail happy’ bir otomobil olduğunu gösterip anında kaymaya başlıyor ve burada sürücü faktörü devreye giriyor.

Direksiyona geçiyorum. Otomobilimiz PDK şanzımana sahip, 3.8 litrelik boxer 6 silindirli motoru 385 bg gücünde ve 4 tekerlekten çekişli. Dediği gibi PSM açıkken sorun yok, asıl heyecan şimdi başlıyor. PSM’i kapatıyorum ve eğitmene kulak veriyorum: ‘Burada az öncekine göre daha az ve hızlı direksiyon hareketi yap, önemli olan otomobilin arkasının kayması. Spin atman önemli değil, bu yüzden istediğini deneyebilirsin.’

‘Tamam’ diyorum, ‘merak etme spin atmayız!’

Başlıyorum hızlanmaya, birinci vites bitip ikiye geçiyorum ve 70 km/s’ye gelince 911 bana bir uyarı veriyor ama biraz daha hızlanıyorum, sanıyorum hızımız 78- 82 km/s civarlarında.

Sağdaki kukaya iyice yaklaşıp yön değişikliği için geniş bir açı belirliyorum kendime. Hızlı bir şekilde önce sola, sonra sağa kırıyorum direksiyonu ve işte klasik bir 911 özelliği! Sağ virajı geçtikten sonra oldukça ciddi biçimde yan gidiyoruz, direksiyon açım neredeyse yarım turu buldu ama kaymayı yakalamayı başardım. 911’in direksiyon simidi ince olsa da hisli yapısı ve çabuk tepkileriyle bana yardımcı oluyor. Üstelik ön tarafta da bir diferansiyel olsa da direksiyondan bunu hissetmiyorsunuz, ilginç. Otomobili toparlayıp frenleme için koyulan iki kukanın arasında sıkı bir fren yapıyorum.

‘Muhteşem’ diye bağırıyor 22 yaşındaki, FIA GT2 şampiyonasında yarışan eğitmenimiz. ‘İşte bunu istiyorum.’

‘Teşekkür ederim, inanılmazdı’ diyerek iniyorum 911’den.

Kullanılan otomobil: Porsche 911 Turbo

İşte en çok merak ettiğim otomobil. Ne yazık ki çok kısa bir süre için beraberiz. İkinci testimizde 911 Turbo ile kalkış ve fren testi yapacağız. Yine önce PSM açık, ardından kapalı ve ‘launch control’ sistemini devreye sokarak bunu gerçekleştireceğiz.

Eğitmenimiz Evo dergisinin editörü Burak Ertem. Burak önce bir deneme sürüşü yapıyor ve ardından birer birer bizleri almaya başlıyor.

Direksiyonuna geçtiğimiz 911 Turbo 500 bg gücünde, 3.8 lt boxer 6 silindirli motorlu, 500 bg gücünde ve 650 Nm tork (kick down yaptığınızda kısa bir süre için 700 Nm’ye çıkıyor) üretiyor. PDK 7 ileri çift kavramalı şanzımanla donatılmış ve karbonfiber yarış koltukları, ortadan tek bijonlu jantlar ve Sport Chrono gibi ekstra donanımlara sahipti. Bu özelliklerle Turbo’nun 0-100 km/s hızlanması 3.4, 0-160 km/s hızlanmasıyse 7.4 sn olarak belirtiliyor. Yani oldukça hızlı!

Önce PSM açıkken bir kalkış yapıyoruzzzzzzzzzz. Aman tanrım! Nasıl bir hızlanma bu! İç organlarımın çekildiğini hissediyorum, bu üzerimizde ciddi bir ‘g’ kuvveti bindiğinin göstergesi. Bu ilginç çünkü bunu en son hissettiğimde ‘Nice’ şehrinin yakınlarında 1991 model bir AGS Formula bir otomobilinin direksiyonundaydım, yani bu çok fazla hissettiğim bir şey değil.

PSM’i kapayıp, Sport Plus’u seçince işler daha da dünya dışı bir hale gelmeye başlıyor. Burak, Sport Plus’ta kalkış yaparken ‘launch control’ sis teminin devreye girdiğini söylüyor. Hmm, bu ilginç olacak. Sol ayağım frende, sağ ayağım gaz peda lını dibine kadar bastımış durumda, motor 5500 d/dak civarında ve hoop! Sol ayağım bir anda kalkıyor frenden. Sırtım koltuğa yapışm ış durumda, Burak’ın elindeki kamera sallanıyor, yol bir anda daralıyor san ki. Derin bir emiş ve egzoz sesiyle 911 birinci vitesi geride bırakıyor, bu arada hızımı 80 km/s, derken kesintisiz bir şekilde ikinci vitese atıyor ve yaklaşık 130 km/s’de fren yapıyoruz. Muhteşem bir his!



Burak sabahtan beri, hatta üç gündür bu testi aynı otomobille yaptığını söylüyor ama 911 Turbo’da deyim yerindeyse ‘tık yok’. Herhangi bir teknik arıza, yolunda gitmeyen bir şey ya da zorlanma yok. Üstelik yetkililerden öğrendiğimize göre Porsche, bu testi fabrikada bir model üzerinde tam 1200 kere denemiş ama otomobilde herhangi bir arıza çıkmamış. Bunu bir dakikalığına düşünün lütfen! Tam 500 bg güç ve 700 Nm torku bir anda lastiklere iletiyorsunuz, 0-100 km/s’ye 3.5 saniye civarında çıkıyorsunuz, bunu 1200 kere tekrarlıyorsunuz ve ürettiğiniz otomobil ‘bana mısın’ demiyor! Mükemmel, işte mühendislik diye buna denir, söyleyecek, anlatacak, yorum yapacak fazla bir şey yok bana kalırsa...

Bu otomobile şapka çıkartılır...


Kullanılan otomobil: Porsche Panamera Turbo, Cayenne Turbo


Panamera Turbo

Bu istasyonda çeşitli modellerle pistte tur atıyoruz ve önümüzde bir eğitmen Carrera 4S ile bize yol gösteriyor. Beş otomobil var ve herkes tüm otomobilleri kullanacak. İlk olarak Panamera Turbo’nun direksiyonundayız.


Burası etkileyici görünüyor. Birçok sayıda düğme var, aşağı doğru inen bir tasarıma sahip olan konsol karmaşık görünüyor ama kullanımı öyle değil, ayrıca çok şık ve kaliteli. Özellikle kullandığımız bu otomobilin dış gövde rengi (yeşil) ve kabin içi rengi (koyu kahverengi) çok güzel bir kombinasyon olmuş. Tavan kaplamasını süet ve açık kahverengiyle çok etkileyici.


Turbo oldukça hızlı bir otomobil. 4.8 lt’lik bir V8’e sahip ve 700 Nm’lik torkuyla 100 km/s’ye sadece 4.2 sn’de çıkıyor, 0-160 km/s hızlanma ise 9.0 sn. 4 kapılı, 4 koltuklu, 1800 kg boş ağırlığında bir sedan için fena değerler değil! PDK şanzıman yine harika işler çıkartıyor, tabii direksiyonun üzerindeki düğmeler hariç. Tepkileri çok hızlı ve performansa performans katıyor, geçişler oldukça yumuşak.


Direksiyon da 911 kadar olmasa da başarılı. His olarak olması gerektiği kadar ağır, 911 gibi olmaması da otomobilin ağırlığının fazlalığından kaynaklanıyor. Performans olağanüstü, ayağınızın altında sürekli hızlanmak isteyen ve bundan hiç yorulmayan bir motor var. Alt devirlerdeki canlılığı beklenmedik seviyede, üst devirlerdeyse yırtıcı bir karaktere sahip. Yine de bir şekilde yumuşak bir güç ünitesi bu, insanı yormayan ama uyaran, gücünü hissettiren tarzda...


Yol tutuş neredeyse limitsiz gibi. Dört tekerlekten çekiş sistemi biraz olsun önden kaymaya neden olsa da otomobil oldukça çevik ve gazla kolayca ayarlanabiliyor. Arkadan kaymaysa bizim hızlarımızda söz konusu bile değil, ne yazık ki daha fazla hızlanmamıza izin verilmiyor.


İlk sedanını üreten bir firma için hiç de fena bir ürün değil Panamera Turbo. Şiddetle tavsiye edilir!

Cayenne Turbo

Bu otomobili tek kelimeyle tarif et deseler ‘dumur oldum’ (gerçi iki kelime oldu) derdim. Cayenne Turbo’nun ilk jenerasyonunun her iki motorunu da kullanmış ve olup biteni anlamakta zorlanmıştım. Çünkü Porsche mantık sınırları dışında fizik kurallarını da zorluyordu. Şimdiyse ne yaptığını tarif edemiyorum.

Cayenne Turbo’yu kullandığımda aracın çevikliği konusunda nasıl bir şaşkınlık yaşadığımı anlatamam. Sanki 2.3 tonluk bir araç değilde 1500 kg’lık bir spor otomobil kullanıyor gibisiniz. Turbo o kadar çevik ve kıvrak bir araç. Üstelik yüksekte oturduğunuz için bunu daha fazla hissediyorsunuz. Panamera ile aynı motoru kullanıyor, tabii ki performans olarak iki otomobil arasında biraz fark var (e o kadar da olsun canım) ama Cayenne’in direksiyon hareketlerine verdiği tepkiler muhteşem. Direksiyonu çeviriyorsunuz ve araç yön değiştiriyor, bu genelde SUV’larda görmeye alıştığınız bir şey değildir. Gövde burulması oldukça az, hatta beklediğimden çok daha az. Eski modele göre şasi özellikleri çok gelişmiş Cayenne’in, bunda tabii boş ağırlığın 180 kg az olmasının yararı çok. Zaten Autocar yazarlarından Steve Sutcliffe’in bu ayki köşe yazısında yazdığı gibi Cayenne Turbo pistte kendisinden 600 kg daha hafif olan 911 Carrera 4S’ten sadece 0.6 saniye yavaşmış.

Diyecek bir şey var mı? Yok... Saygılar...


Kullanılan otomobil: Porsche Boxster Spyder

Ah, işte bana kalırsa Roadshow’un en özel otomobili. Neden mi, çünkü diğerleri sokakta göreceğiniz modeller olsa da bu hem Türkiye’ye ithal edilmediği hem de sınırlı sayıda üretildiği için en karakterlisi.


Peki nedir Boxster Spyder? Normal Boxster’dan ne farkı var? Temel olarak özetleyecek olursam -80 kg, +10 bg. 0-100 km/s 5.0 sn (Sport Chrono opsiyonuyla 4.8 sn), 0-160 km/s ise 10.6 sn (SC ile 10.3 sn). Yani diğer bir deyişle bir zamanların süper sporu olan Ferrari F355 ile aynı hızlanma değerleri.



Bu otomobili slalom testinde kullanacağız. Önce boş bir tur, ardından iki zaman tutulan hızlı tur atacağız. Kukalara çarpmak iki saniye ceza anlamına geliyor. Otomobilde 7 ileri PDK şanzıman var. Grubumuz 9 kişi ve otomobil medyasının hızlı isimleri Bahadır Bektaş, Koray Muratoğlu ve Fahir Talip burada yer alıyor. Yarış başlasın!


İlk turum kelimenin tam anlamıyla berbat! Kalkışta PDK gecikme yaşattığı için iyi kalkamıyorum, ilk slalom alanında ikinci vitesteyim ve fazlasıyla önden kayıyorum, ardından ikinci slalom alanına gelirken bir kukaya çarpıyorum. Daha kötü olamazdı.



Peki, ikinci tura başlayalım. Kalkışım oldukça iyiydi, daha yumuşak direksiyon hareketleri yapıyorum, yine ikinci vitesteyim, bunun için küçük bir lift off yapmak gerekiyor ama işe yarıyor çünkü burayı birinci viteste geçmek otomobilin fazla agresif olmasına neden oluyor. Ayrıca birinci slalom alanıyla ikinciyi birbirine bağlayan kısa düzlükte daha iyi hızlanıyorum. İkinci alana girerken geniş bir yay çiziyorum ve iyi bir tempo yakalıyorum. Yine ikinci vitesteyim, bu sefer çok da önden kayma yok. Hatta arka taraf biraz hareketlemeye başlıyor, bu iyi çünkü arkanın hareketi önü çizgiye sokuyor.


Fren alanına dip gaz gelip sonun kadar basıyorum frene. Zamanım söylenmiyor ama arkadaşların tuttuğuna göre şimdilik birinciyim. Koray beni 20- 25 saliseyle geçse de (ben 23.18 yapıyorum, Koray’sa 22.95 civarı birşey yapıyor) sona yaklaşırken havada uçan bir kuka görüyoruz! +2 saniye! Fahir’i de 28 saliseyle geçiyorum veeeee Birinciyim! (Zamanı sonradan hakemden öğreniyoruz.)


En sevdiğim Porsche modellerinden biriyle birinci olmasaydım üzülürdüm. İnanılmaz bir otomobil; tentesi, koltukları, kapı açma kolları, gaz tepkisi, direksiyonu, yol tutuş karakteri...

Muhteşemsin Spyder, keşke senden bir tane alabilme imkânım olsa...


Kullanılan otomobil: Porsche Cayenne S

Cayenne S ile off road parkuruna çıktık, tepeye tırmandık, tepeden indik vs... Ama asıl ilginç olan arka koltukta otururken test pilotlarından Tobi (soyadını bilmiyorum) ile olan sohbetimizdi.


‘Peki, Cayenne’i nasıl buldun?’ diye soruyor Tobi.

'Hmm, oldukça etkileyici. Özellikle asfallta o kadar hızlı olan bir aracın arazi performansının bu denli iyi olması... Dikkatimi çeken bir şey düz yolda hafif olan direksiyonun arazide fazlasıyla ağırlaşması oldu.’

‘Evet, aynı şeye ben de dikkat ettim. Arka taraftaki bu havalandırma tasarımını nasıl buluyorsun peki?’

‘Çok net ve güzel. Eski modeli düşünüyorum da, bu çok çok kullanışlı ve şık görünüyor gözüme. Ayrıca arka koltuklar da eski modele göre çok geniş. Arttırılan işçilik kalitesi de gözümden kaçmıyor, özellikle de basınca dışarı doğu çıkan küllük gibi detaylar çok hoş. Bir de tabii renk kombinasyonlarına bayıldım.’

‘Evet, Porsche detaylar üzerine çok çalıştı bu araçta ve Cayenne müşterilerinin en çok hangi konularda gelişim istedikleri üzerine anketler yaptı. Sonucu görüyorsunuz.’

‘Peki, çok aklıma takılan bir konu var. Porsche, VW grubunun performans markası bunu biliyoruz. Peki neden Cayenne’in dizel motoru VW ve Audi modellerinden daha güçlü değil? Bana göre böyle olması daha doğru olurdu haksız mıyım?’

Gülüyor. ‘Evet haklısın, ama bazı noktalarda maliyetler işin içine giriyor. Ayrıca bu motor oldukça yeterli göründü gözlerine, her ne kadar güç olarak gelişmese de tüketim anlamında bayağı bir ilerleme var. Porsche motorun teknik kısmındansa aracın genelinde geliştirme yapmayı daha uygun gördü. Boş ağırlık 180 kg kadar azalırken, bunun yakıt tüketimi ve emisyon oranlarına olan katkısı belki motor gücünden daha bile etkilidir. Belki ileride daha güçlü bir dizel motor görebiliriz, tabii hibrid alternatifini de unutmamak gerek.’

‘Ah evet, hibrid. 911’de hibrid görecek miyiz, ne dersiniz?’

‘Bilemem ama bence 911, 911 olarak kalır. Hibrid onda olmaz, diğer modellerde evet ama onda, sanmıyorum.’

‘Peki, bu araçta eskisi gibi Tiptronic şanzıman var. Sanıyorum Porsche Cayenne’lerde PDK kullanmıyor değil mi? Bunun nedeni nedir?’

‘Güzel soru. Evet kullanmıyor, çünkü yapılan testler çift kavramalı şanzımanın Tiptronic kadar arazi şartlarına uygun olmadığını gösterdi. PDK’ların içindeki iki adet küçük debriyaj, az önceki gibi tepe tırmanmasındaki duruşlarda aracı tutmak için yeterince güçlü değil. Bunun için büyük bir debriyaj gerekiyor ve Tiptronic bu anlamda daha kullanışlı ve uzun ömürlü. Ancak bu şanzımanda yenilendi, artık 8 ileri oranlı ve eskisine göre daha verimli ve hafif. Aracın ağırlığının azalmasında önemli bir rol oynuyor şanzıman.’

‘Bu Tiptronic VW grubunun diğer şanzımanlarıyla aynı mı?’

‘Prensip olarak aynı olsa da Porsche’nin şanzımanlarının üreticisi farklı. Turbo’yu pistte kullandınız, nasıldı’ diye soruyor bu defa.

‘En etkileyici özelliği çevikliğiydi’ diye cevap veriyorum. ‘Ağırlığın azaldığı her noktada kendini belli ediyor. Bir diğer nokta da eski Turbo’da patlama gibi gelen gücün bu modelde çok daha yumuşak şekilde kendini göstermesi. Sanırım daha geniş bir güç eğrisi var bu motorun değil mi?’

‘Evet, işte bu dediğin de yeni şanzımanın bir getirisi. Yeni araç eskisine göre hem daha hızlı, hem de daha rahat kullanılıyor. Yani agresif ve sert değil, yumuşak ve ağırbaşlı ama ölümcül derecede hızlı ve efektif.’

Arazi kullanımı bu esnada sona eriyor, dolayısıyla Tobi’ye teşekkür ediyorum ve otomobilden iniyoruz.

‘Son bir şey soracağım’ diyorum. ‘911 GT2 RS kullandınız mı? Nasıl bir şey?’

‘Hayır biz bile kullanmadık. Porsche’nin özellikle üzerinde durduğu bir otomobil. Gördük, tanıtımına gittik ama kullanmadık. Bugüne kadar üretilen en güçlü Porsche modeli, ultra hızlı görünüyordu. En yakın zamanda kullanacağım. Sanırım o bir efsane olacak’ diye cevap veriyor.


Cayenne Turbo bu kadar etkileyiciyken o nasıl olmaz...


Gün sonunda verilen otomobil: Porsche 911 GT3 (997-2)

İşte kısa günün kârı diye buna derim! Gün sonunda herkese bir adet 1/18, Norev üretimi olan, kırmızı renli bir 911 GT3 hediye ettiler. Koleksiyonumun 84. üyesi oldu kendisi, Porsche koleksiyonumunsa 8. üyesi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder