17 Eylül 2010 Cuma

14- 09- 2010 Basın toplantısı

Autochronicles olarak ilk basın toplantımıza çağırıldık! Bunun için Ford’a teşekkürler. Umarım devamı gelir...

Peki neydi toplantının amacı? Amaç, ABD’de de satılmaya başlanan Ford Fiesta’nın global bir otomobil olmasını kutlamak. Bu amaç doğrultusunda ABD’den Avustralya’ya kadar yapılan ‘Fiesta World Tour’un Türkiye ayağında kıta değiştirmeden biraraya gelip, konvoy halinde Asya kıtasına geçmek.

Bunun için İngiliz pilot toplamda 22.000 km’lik bir mesafeyi geride bırakacak ve İstanbul’dan sonra Ankara ve ardından güneye doğru inerek Suriye’den sınır dışına çıkıp yolculuğuna devam edecek.

Aslında ilginç bir fikir bu, Fiesta’yı global otomobil olarak lanse etmekten ve her ülkede aynı şekilde satılmasından bahsediyorum. Çünkü genelde otomobiller satıldığı pazarlara göre farklılık gösterebilir. Ayrıca F150, Mustang, SVT gibi Ford’un iri ve güçlü modellerinin satıldığı bir bölge olan ABD’de Fiesta nasıl bir başarı yakalar bunu görmek de ilginç olacak ama şimdilik kısaca internetten baktığım kadarıyla ABD’li kullanıcıların Fiesta’nın çekme kapasitesiyle ilgili endişelerini dile getirdiklerini görüyorum. Bu da Amerika’lı kullanıcıların ürünleri beğenmesi konusunda ne kadar zor bir kullanıcı kitlesi olduğunu gösteriyor. ABD’de çekme kapasitesi kullanıcılar için önemli bir kriter ve büyük, güçlü SUV’ların bu kadar tutulması da bu nedene bağlanabilir.

Lansmanda yer alan S2000 ralli otomobili ve ‘Fiesta global otomobil’ kavramının ne kadar paralel olduklarını görmek ilginç oldu. Bildiğiniz gibi BP Ford World Rally takımı gelecek yıldan itibaren Dünya Ralli Şampiyonasında ilk defa WRC olarak Fiesta kullanacak. Bu da yaklaşık 12 yıldır Focus üzerindeki çalışmalarına artık Fiesta’ya ‘Focus’landığını gösteriyor, ki bu da global olarak lanse edilen bir otomobilin, markanın etaplarda koşturan aracı olması açısından oldukça başarılı bir strateji. Böylece Fiesta, Ford’un en önde gelen, en çok satış rakamı umduğu ve en çok güvendiği modeli olacak. Sadece geçen yıl yeni Fiesta’nın 1 milyon adet sattığını düşünürsek bu yerinde bir karar gibi görünüyor. Tabii ben de bir ST kullanıcısı olarak Fiesta, WRC’de yarışmaya başladığı andan itibaren yeni ST (2011 Cenevre’de tanıtılacağı söyleniyor) ve şimdiye kadar kalkışmadıkları bir RS ürünü bekliyorum kendilerinden. Umuyorum bu beklentilerim boşa çıkmaz.

Basın tanıtımının benim için en ilginç noktası, yıllardır yazılarını Türkçe’ye çevirmekten bıkmadığım, dilini, söylemek istediklerini ezberlediğim, fikirlerine fazlasıyla saygı duyduğum Autocar’ın ünlü yazarı Colin Goodwin’i karşımda görmek oldu. Bu bir anda Lewis Hamilton’ı görmek gibi bir etki yarattı bende çünkü lansmana geleceğinden haberdar değildim.




Mr. Goodwin and Mr. Sarioglu

Kendisi Fiesta World Tour’a Dublin, İrlanda’da katılmış ve Tayland’a kadar yolculuk edecekmiş. Hemen çektim kendisini kenara ve konuşmaya başladık.

Bana yolculuktan, otomobilden, Fiesta’nın başarılı (1.6 litre, 120 bg’lik versiyon) olduğundan bahsetti. Yolculuk sırasında en etkilendiği yer İtalya’daki Stelvia Pass olduğunu söylüyor.

‘That’s fantastic, but you’ve to a drive faster car, this is too slow for Stelvia. At least 200 bhp, mmmm a Lotus Elise is perfect for it.’

İngiltere’de bu aralar neler yaptıklarını soruyorum.
Last week we’ve been to handling test at Donington’
‘And the cars?’
‘Ah the cars! 458, Noble M600, GT3 RS...’
‘Wow, how is the RS?’
‘It’s wonderful, it’s the best of the group absolutely.’
‘Really?’
‘Yes wonderfully adjustable with the throttle.’
İngiliz’ler gazla ayarlanabilen otomobilleri seviyor genelde...

Geçen hafta kullandığım Focus RS’i soruyorum:
What’s your idea about Focus RS? I have driven it last week and it was very fast. Faster than some Porsche’s actually.’
‘Well that’s a great car the RS. But i think it a bit unnecessary. Do you think that much power is necessary? It’s just hugely powerful but somehow misses the point...’
‘And what about the Noble, the M600?’
‘Oh it’s great!’ Bunu söylerken gözlerinin içi gülüyor. ‘Very powerful (650 bg gücünde) but very easy to drive. Much more easier than the Ferrari’


Mr. Goodwin ile bu şekilde oldukça uzun bir sohbetimiz oluyor, şimdi buraya tamamını yazamayacağım çünkü gerçekten 20 dakika kadar konuştuk kendisiyle.

Ardından toplantı sona eriyor ve konvoy Goodwin’in de içinde bulunduğu Fiesta’yı Asya kıtasına geçirmek için toplanıyor. Umarım aralarında bir ST’nin olmasından rahatsız olmazlar...


P.S: Bu arada Colin Goodwin'in Autocar dergisinin Türkçe versiyonu olduğundan haberi olmaması da ilginç...

3 yorum:

  1. Autochronicles olarak ilk basın toplantınıza çağrılmanız güzel bir olay.Daimi olmasını temenni ediyoruz..Autocar Dergisi dünyanın ilk otomobil ve motorsporları dergisi olmanın yanında otomobilin otoritesi aynı zamanda. Autocar Türkiye Dergisi bir süre önce kapanacak şeklinde haberler vardı. Bu konu doğru mudur?

    YanıtlaSil
  2. Merhaba, teşekkür ederim, umarım olur... Autocar çalıştığım dergilerden biri olduğu için ne gibi zorluklar yaşadıklarını çok yakından takip ediyorum. Kısa bir süre önce olduukça sıkıntılı bir dönem geçirdiler ve dediğiniz gibi kapanma konuşmaları vardı ama şimdilik böyle bir şey görünmüyor. Medya sektörünün tamamı çok zor bir süreç içinde, bunu atlatabilirlerse daha uzun süre aramızdan ayrılmaz Autocar. Yani şimdilik o büyük krizi atlattı diyebiliriz. Bu ay beşinci yılı için özel bir sayı hazırlanıyor bu arada, bilginize...

    YanıtlaSil
  3. Autocar'ı kaçırmadan okuyordum bir ara..Şimdilerdeyse (maalesef) arasıra takip ediyorum.
    Yeni sayı mutlaka arşivimde olacak!
    Otomobil dergileri ve katalogları genellikle Alman kökenli oluyor.Alman otomobilleri kaliteli ve güvenilir ama diğer ( basın olarak) markalara farklı bakıyorlar!Autocar daha önceleri başka yayıncılar tarafından Türkiye'de yayınlanırken katalogta fasiküller halinde de olsa yayınlıyordu.Katalog anlamında önümüzdeki zamanlarda bir şeyler düşüyorlar mı?Dediğim gibi bazı yayıncılara göre daha tarafsız bir dergi.
    Selamlar..

    YanıtlaSil