28 Eylül 2010 Salı

Singapur GP

Alonso şampiyonluğa gidiyor
Üst üste aldığı ikinci galibiyet, İspanyol pilotu şampiyonada ikinci sıraya yükseltti

Bu defa farklıydı, bu defa önceki gibi değildi, bu defa skandal, kaza, sıradışı (Alonso’nun sürüşü yeteri kadar sıradışıydı ama bahsettiğim şey o değil) bir şey yoktu. Bu defa ortada şampiyona yakışan bir sürüş, domine edilen bir yarış ve şampiyonluğa doğru atılmış ‘doğru’ bir adım vardı.

Fernando’nun buradaki bir önceki galibiyetini hatırlayanların aklında pek de iyi şeyler kalmamıştı: Duvara çarpan bir Renault, yarışı kazanan bir diğer Renault, yaklaşık bir yıl sonra ortaya dökülen kanıtlar ve şike yaptığı gerekçesiyle işinden olan Flavio Briatore ve Pat Symonds... Tüm bunlar Singapur’un ilk yarışına damgasını vuran olaylardı ama işin bir de iyi yönü vardı: F1 Racing dergisinde Peter Windsor US GP takımının başına geçtiği için artık yazı yazamayacak, bizler de yarış analizleri ve teknik konularda Renault’dan ayrılan teknik guru Pat Symonds’ın yazılarını okuyacaktık.

Her neyse bu işin bir diğer kısmı, biz şimdi yarışa dönelim. Burada Red Bull’un iyi olması bekleniyor,
diğer takımların onları takip etmesi bekleniyordu. Daha önceki şehir pistlerinin ikisini (Monako ve Avrupa GP’leri) de Red Bull pol pozisyonu alarak kazanmıştı, dolayısıyla bu düşünce hakimdi haftanın ilk günlerinden itibaren.

Cuma günü de beklenen oldu ve Red Bull’lar her iki antrenmanda da en hızlı takım olarak göründüler. Birinci antrenmdanda Webber, ikincideyse Vettel tur zamanlarının en üstünde yer aldılar. Alonso ise Cuma gününü mavi otomobillerin 1.1 saniye arkasında dördüncü tamamlamıştı. İlk antrenmanlarda Massa F-duct sistemini kullanmamayı tercih ederken, ikili bir sonraki antrenmanlarda tersini yapmayı tercih ettiler. Ama her iki seansta da Alonso önde yer alan isim oldu. Cuma günkü en hızlı sektör zamanlarına bakıldığında birinci sektörde Ferrari 0.1 sn ile öndeyken, iki ve üçüncü sektörlerde Red Bull, İtalyan takımına göre sırasıyla 0.1 ve 0.4 sn hızlıydı. McLaren ise ilk sektörde neredeyse Red Bull kadar hızlı olsa da ikide 0.3, üçteyse 0.6 yavaştı.

Cuma günü en iyi sektör zamanları:
Takım Sektör 1 Sektör 2 Sektör 3
Red Bull 29.005 41.423 36.192
Ferrari 28.957 41.599 36.512
McLaren 29.085 41.709 36.729

Cumartesi sabahı da birşey değişmemişti: Vettel birinciydi, ama bu defa Alonso ikinci sırayı elde ediyor ve fark 0.622 sn'ye iniyordu. Bu iyi bir ayar yakalayan Alonso için işlerin iyi gitmeye başladığı an oldu. Otomobilinde F-duct sistemini kullanmayı tercih etmiş ve bunun doğru karar olduğunu kanıtlamıştı antrenmanlarda.
Ferrari Singapur’a yeni bir ön kanat, üç farklı ön kanat alternatifi (Monako, Silverstone ve Singapur için düzenlenen) ve difüzör ile geldi. Alonso antrenmanlarda Silverstone ayarı ve Singapur için özel olarak tasarlanan kanadı denerken Massa, Monako kanadıyla pek de istediğini elde edemedi. Ayrıca otomobilin arka tarafında yapılan güncellemelerle F10 daha kolay kullanılır hale gelmişti. Kısacası Ferrari, Monza’dan sonra yavaş bir pistte de kazanacak bir otomobil yapmış ve bunu antrenmanlarda oldukça iyi kamufle etmeyi başarmıştı.

Schumacher'in ilk gece yarışı bol kazalı geçti


Sıralamalarda önce Q1’de Massa’nın motorunun stop etmesi, ardından Q2’de Alonso’nun otomobilinin motor yazılımında yapılan güncellemesi Ferrari’nin soğuk terler dökmesine neden olsa da Fernando bu olayın ardından piste çıkıp en hızlı turu attı ve ‘kırmızıların’ rahat bir nefes almasını sağladı.

Herşey Q3’e kalmıştı, burada pol pozisyonu elde etmek çok önemliydi çünkü yarışta geçiş imkânı çok zordu, buna bu yılın ‘muhteşem’ aerodinamik kurallarını da eklediğinizde adeta tren gibi yol alan otomobilleri pist üzerinde göreceğimiz kesin gibiydi. Dolayısıyla önünüzün açık olması yarışı kazanmanın anahtarıydı. Üstelik herkesin ikinci bir ‘crash gate’i kaldıracak sabrı kalmamıştı...

Şampiyonada ilk beş sırada yer alan tüm pilotlar bu düşünceyle pol pozisyonuna saldırmış olsalar da en hatasız, en kusursuz tur Alonso’dan geldi. İspanyol bu turda hem lastiklerini hem de rakiplerine göre (özellikle McLaren’lara) çok daha erken gaz vererek yeni difüzörünün tüm avantajını çok iyi kullandı. Viraj çıkışlarında erken gaz verdiğinde F10’un arkası kaymıyor, tam istediği gibi stabil bir tepki veriyordu. Tabii bunda Alonso’nun milimetre hassasiyetinde gaz verme yeteneğinin de payı var, bunu söylemek gerek. Fernando sanki gazın altında yumurta varmışçasına yumuşak şekilde gaz veriyor otomobiline, bu da Massa’ya göre olan en büyük üstünlüğü bana kalırsa.

Ferrari’de herşey bu kadar rayına oturmuş giderken, McLaren’ların yeteri kadar hızlı olmamaları hem Red Bull hem de Ferrari’lerin arkasında kalmaları anlamına geliyordu. Hamilton elinden gelenin en iyisini yapıp üçüncü sıraya otururken, Button’da hemen arkasındaydı. Her iki McLaren’ın özellikle viraj çıkışlarında kontralarla vakit kaybettikleri gözlerden kaçmadı, İngiliz takımının egzoz sesi burada da farklı duyulmaya devam ediyordu, yani ‘blown diffusor’ tasarımını kullanıyorlardı ama bir şekilde Ferrari kadar efektif değildi bu.

Hamilton hızlı turlarının ilkinde Button’ın arkasında kalıp downforce kaybederken, ikinci turunda gerekli boşluğu buldu ama bunda da istediği hızlı turu atamadı. Button’sa hızlı turunda lastiklerini optimum sıcaklığa ulaştıramadığı için temiz bir tur atamadı.

Geçen yılın şampiyonu sıralamalardan sonra ‘kalkışta amacım Vettel’i geçmek olacak, Red Bull’ların kalkışta iyi olmadıklarını biliyoruz. Dördüncülük fena bir sonuç değil’ diyecekti. Bu Button Vettel’e, Hamilton’ınsa Webber’e karşı mücadele edeceğini resmiyete döküyordu bir yerde.

Herkes starta kilitlense de beş kırmızı ışık söndüğünde herhangi bir olay olmadı ve ilk beşli yer değiştirmeden yarışa başladılar. Vettel iyi çıkış yakalayıp Alonso’nun yanına kadar gelse de geçiş için uygun pozisyonda değildi, İspanyol’da rahatlıkla savundu çizgisini.

Yumuşak lastiklerin yaklaşık 20- 25 tur dayanması beklenirken, yarışın hemen başında, üçüncü turda giren güvenlik aracı ön sıralarda Mark Webber dışında farklı bir strateji deneyen pilotun olmadığını gösterdi. Avustralyalı pite yöneldi ve sert lastiklerini taktı. Pit derecesi 35.767 sn’ydi (4.2 sn). Bu riskli bir karardı çünkü hem rakipleri, ön sıradakiler yumuşak lastikle daha hızlılardı hem de sert lastikleriyle trafiğin içinde kalmıştı. Mark pit çıkışı 11’inciydi ve Virgin pilotu Glock’un hemen arkasındaydı. Çok zorlanmadan rakibini geçti Red Bull. Ardından 6. turda Kobayashi’yi geçti. Webber bir çıkış arıyor ve bunu kendi yaratmaya çalışıyordu, bu arada takımıyla sürekli Hamilton’la arasındaki zaman farkının güncellemelerini alıyordu. 11. turda Schumacher’i geçerek sekizinciliğe yükseldi.

Ön sıradaysa Alonso yarışın kontrolünü eline almaya çalışıyor ama ne kadar en hızlı tur zamanını atsa da farkı 3 saniyenin üzerine çıkartamıyordu. Tabii bu arada Webber ile arasınıysa 35 saniyeye kadar çıkartmıştı, bu da pite girip çıkmak için gerekli olan 28 saniye limitini çoktan geçtiği, Red Bull’un önünde piste döneceğini garantilediği anlamına geliyordu. Fark bu noktaya vardıktan sonra Webber hedefini Hamilton’a kilitledi. İkili arasındaki fark 23. turda 23 saniyeydi, önünde iyi bir yarış çıkartan Barrichello olan Webber, rakibini geçtiği taktirde önü boşalacak ve daha hızlı turlar atabilecekti. ama buna pek gerek kalmadı. Hamilton hızlı değildi ve 1:54.1’lü turlar atarken, Red Bull pilotu önünde Barrichello olmasına rağmen 1:52.9’lara inebiliyordu. Yani tur başına 1-1.5 saniye kadar hızlıydı ve yarışın orta bölümündeki bu hızı pitlerde rakibini geçip üçüncülüğe yerleşmek için yeterliydi. Bunun nedeni her iki McLaren’ının da arka lastiklerine tahmin edilenden daha fazla yüklenmesi ve lastikleri çabuk aşındırmasıydı. Bu noktada Hamilton’ın çok da fazla yapabileceği birşey yoktu, otomobil hızlı değildi ve farkı açamıyordu dolayısıyla geç pite girmesi söz konusu değildi, ayrıca erken pite girmek için de yeterli fark yoktu aralarında.


Aynı viraj farklı çizgiler...

Nitekim Hamilton’ın piti 28. turda geldiğinde (30.403/ 4.4 sn) herhangi bir sorun olmaksızın pite dönüşü sonrasında yedinci sıradaydı. Burada Webber’e göre pitte tam 5 saniye hızlı olduğunu görsek de otomobilin yarış içindeki yavaşlığı Hamilton’ın bu avantajını ortadan kaldırmıştı.

Yarışın lideri Alonso’ysa hemen arkasındaki Vettel ile aynı turda pite yöneldi. 29. turda gelen bu iki pitstopta Ferrari cephesi 30.236 sn’ye karşı, 31.118 sn ile kârlı çıkan taraf oldu. Vettel’in pitten çıkarken otomobilini iyi hızlandıramaması bu 1 saniyenin nedeniydi.

Ancak çıkış turunda sürprizler Alonso’yu bekliyordu. Ferrari pilotu bu ilk turun birinci sektöründe Red Bull’a göre 0.8 saniye kazanmış olsa da ikinci sektörde Vettel 43.2- 44.0’a karşılık bu 0.8 sn’yi geri almış, bununla da kalmayıp son sektörde de 37.6’ya karşı 38.2 üstünlük kurmuştu. Kısacası pit çıkışı sert lastiklerle Red Bull, Ferrari’ye kıyasla tur başına 0.6- 0.7 sn hızlıydı. Nitekim 31. turda aradaki fark 0.8 sn’ye kadar inmiş, Alonso için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. İspanyol pilotun neler yapacağı merak konusuyken imdadına güvenlik aracı yetişti. Bu Red Bull’un optimum sıcaklığına çok çabuk ulaşan sert lastiklerinin sıcaklığını düşmesi, sıcaklıkla birlikte Vettel’in tur derecelerinin düşmesi anlamına gelecekti. Bir diğer deyişle Alonso bu güvenlik aracından çok ama çok faydalanacaktı. Hatta bu yarışın kırılma anı olacaktı.

Bu esnada yeni taktığı sert lastikleriyle, üzerinde 30 turluk sert lastiklerin olduğu Red Bull pilotu Webber’e göre neredeyse 2 saniye hızlı olan Hamilton aradaki farkı eritmiş, fırsat kollamaya başlamıştı. Bu ikili bu şekilde güvenlik aracının arkasına yerleştiler. Arkalarında da yalnız bir yarış çıkartan Button vardı.

Güvenlik aracı periyodu Barrichello ve Kubica için pit stop fırsatı oluşturuyordu. İkili peşpeşe girdikleri pitte yine peşpeşe, sırasıyla yedi ve sekizinci çıktılar.

Güvelik aracı 34. turda pisti terk ettiğinde Vettel’in eskisi gibi hızlı olmadığını gördük, Red Bull istediği gibi stabil değildi ve yol tutuş kaybı çok net bir şekilde görülebiliyordu. Vettel için oyun güvenlik aracıyla birlikte bitmişti, artık yapacağı tek şey galibiyet kokusunu almış Alonso’nun yapacağı hatayı beklemekti, ki bu da zordu.

Tam bu esnada bu ikili için çok iyi bir haber geldi arkalarından. Fernando telsizinden şu sözleri duydu: ‘Lewis, yarış dışı, Lewis yarış dışı!’ Artık tamamdı, tüm iş hata yapmadan damalı bayrağı görmeye kalmıştı, tıpkı eski günlerdeki gibi.

Peki Lewis nasıl yarış dışı kalmıştı? Webber, önündeki HRT’ye tur bindirirken zaman kaybetmiş, bu da Hamilton’a rüzgâr tüneline girmek için fırsat yaratmıştı. Her zamanki gibi içgüdülerinin sesini dinledi Lewis, Red Bull’un difüzörünün detaylarına kısa bir bakış attıktan sonra sağa yöneldi. Red Bull’un önü, McLaren’in arka lastiklerinin hizasında olacak şekilde frenaja girdi ikili. Lewis sağda, Mark soldaydı ama viraj da sola doğruydu. Dolayısıyla Lewis dışarıda kalmıştı, rakibini geçtiğini düşündü, yeterli alan bıraktığını sandı, çizgisine yöneldi ama Mark da pozisyonunu bırakacak değildi. PAT! Arkasında bir darbe hissetti. Olan olmuş, sol arka amortisörü kırılıp, lastiği patlamıştı. Bir yarışta daha (son 4 yarışta üçüncü kez) 0 puan almıştı. Oldukça sinirlendi, otomobilinden indi, direksiyonu fırlattı, döndü piste bakış attı ve bir kez daha ellerinin arasından kayıp giden şampiyonluk şansını düşündü. Bunu daha önce de yaşamıştı... Hoşgeldin Çin 2007...


35. turda olan bu kaza şampiyonluğu etkileyecek bir durum haline gelirken, Webber’in yarışa devam etmesi büyük şanstı. Bu aynı zamanda ikilinin bu sezonki ikinci çarpışmalarıydı.

Bu olaydan sonra görüldü ki Singapur’da önünüzdeki hızlı otomobili geçmek için çok risk almanız gerekiyor. Bu tip bir düşünceyle Vettel, liderlik için Alonso’ya hamle yapacak kadar yaklaşmadı. Yaklaşsa da geçmek için denemede bulunmadı çünkü bu tüm yarışı, belki de şampiyonluğu tehlikeye atacak kadar riskliydi.

Alman pilot bunun farkındaydı ve 61. turun sonuna kadar ‘kırmızı otomobilin’ yapacağı hataya bekledi, durdu. Ama o hataya bu haftasonu yer yoktu. Bu haftasonu Ferrari’nin, Fernando Alonso’nun haftasonuydu. Eski günlerini anımsatan, aynı 2005 ve 2006’daki galibiyetlerine benzeyen hatasız, kusursuz, sorunsuz, mükemmel bir galibiyetti. Büyük stres altında alınmış, Red Bull’u, hızlı olacağı düşünülmüş bir pistte alt ederek, Monza’dansonraki yarışta elde edilmiş önemli bir galibiyetti. Çok hızlı bir pistten sonra çok yavaş bir pistte elde edilmesi de Ferrari’nin gelişme anlamında ne durumda olduğunu gösterdi bizlere. ‘Şahlanan at’ Fernando Alonso’nun ellerinde bir kısrağa dönüşüyordu adeta...


Bundan sonra, böyle bir motivasyonla Alonso’nun bir kez daha şampiyonada geride kalacak hatalar yapacağını düşünmüyorum. Artık geridekilerin birşeyler yapması gerek. Bu kadar ateşli, istekli, motive olmuş bir Alonso’yu nasıl yenerler, nasıl durdururlar bunu oturup derin derin düşünmeleri lazım... Bana kalırsa Fernando çok değil, bir sonraki yarışta liderliği ele geçirecek...

Göze çarpanlar
Her yarışta olduğu gibi Singapur’da da göze çarpan isimler yok değildi. Öncelikle sıralamalarda ilk defa Lotus’ları geride bırakma başarısı gösteren Virgin takımı pilotlarını tebrik etmek gerek. Bu onlar için büyük bir başarıydı. Alguersuari’de sıralamalarda onbirinci olarak sezonun en iyi sıralama turuna imza attı Singapur’da.

Yarıştaysa beşinci sırayı alan ve takım arkadaşını sırada bir pilot gibi görünmesini sağlayan Nico Rosberg, altıncı olarak yarışın en başarılı isimlerinden biri olan Robert Kubica’nın 30 saniye önünde finiş gören Barrichello ve yarışın son dört turunda beş kişiyi geçip yedinci olan Kubica diğer göze çarpan isimlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder