16 Ekim 2010 Cumartesi

10- 10- 2010 Volkswagen



Kullanılan otomobil: VW Bora 1.6 Comfortline
Model: 2000
Km: 133.000


Bu otomobili uzun yıllardır biliyorum, tanıyorum, kullanıyorum. Hatta yeni alındığında bile oradaydım. O zamanlar, 2000 yılında Bora modeli Golf’ün sedanı olarak lanse edilmişti, yani günümüzdeki Jetta gibi düşünebilirsiniz. O yüzden hayli önemli, VW için Golf’ü besleyici modeldi. Bizim gibi hatchback kullanmayı pek sevmeyen ülkeler için düşünülmüştü Bora.

Klasik VW kalitesini, Golf kabini, motoru, şanzımanını daha büyük bir bagaj hacmiyle sunuyor, klasik sedan görünüşünü biraz daha kendine özgü ön tasarımla birleştiriyordu. Başarılı ve etkileyici bir sedandı Bora zamanında...

Tabii aradan yıllar geçti, otomobiller ve teknoloji fazlasıyla gelişti. Özellikle VW’nin otomobillerindeki büyük ilerleme nedeniyle artık bu etkileyiciliği yok Bora’nın. Yine de bazı açılardan şaşırtıcı şekilde başarılı olduğu söylenebilir.

Ancak öncelikle kullandığım otomobilin büyük bir kaza geçirdiğini, hatta ön tarafından hızla gelen bir minibüse yandan çarpıp takla attırdığını bile söylemeliyim. Bu kaza Bora’nın ne kadar dayanıklı bir otomobil olduğunu somut olarak kanıtlamıştı. Koskoca minibüs, sanırım bir VW Caddy’di, futbol topu gibi yuvarlanmıştı. Dolayısıyla hava yastıkları patlamış, motoru tamamen yeniden yapılmış, ‘kazalı’ bir otomobildi. Daha önce de bu tip kazalı otomobilleri kullandığım için az çok bilirim ne gibi sorunları olduğunu toplandıktan sonra. Ancak şunu söylemeliyim ki bu Bora’da tipik kaza sonrası durumlardan eser yok. Ön tarafta gezinme, stabil olamama durumu, sağdan soldan gelen sesler gibi problemler burada görünmüyor. Sadece ve sadece elektrik sorunu baş gösteriyor, o kadar. Ancak da biraz can sıkıcı olabiliyor çünkü mesela anahtarı otomobilin üzerinde bırakıp çıkarsanız kendi kendini kilitliyor, merkezi kilit sistemi aşısı gürültülü çalışıyor ve sürekli bir şekilde hava yastığı ışığı yanıyor. Bunlar artık o kazadan sonra kronikleşmiş sorunları Bora’nın.

Bu şekilde bir kondisyonda olan Bora ile her zamanki Sefaköy TRT stüdyolarının yolunu tutuyorum, bugün Japonya GP’si var ve her zaman ST ile yaptığım yolu bugün Bora ile yapacağım. Dolayısıyla bildiğim, her zaman kullandığım bir güzergahda kullanmış olacağım ve gerçek bir test olacak Bora için.

Bora’da kullanılan 1.6 litrelik 8 supaplı motoru ilk çıktığı zamanlarda hiç sevmezdim çünkü o zamanlar, tüm üreticilerin 16 supap kullanmaya, yeni teknolojiler denediği dönemler için bile demodeydi. Şimdiyse tarih öncesi gibi hissettiriyor ama bir şekilde ekonomik olmayı başarıyor. Sabah yola çıktığım için yol boş, yaklaşık 90- 100 km/s hızla yol alıyorum ve yol bilgisayarı 5.7 lt/100 km yakıt tükettiğimi gösteriyor.






Sürüş oldukça sessiz, otomobilin orasından burasından tıkırtılar gelmiyor, süspansiyon gürültülü çalışmıyor ki bu kilometrede ve modelde bir otomobil için başarı sayılır bu özellikler. Kabin tipik VW kalitesinde, zamanı için yumuşak sayılacak plastikler şimdiki birçok yeni modelden bile daha kaliteli. Koltukları çok dolgun, kalın ve büyük, ki bana göre bu modelin ülkemizde bu kadar tutulmasının en büyük nedenlerinden biriydi bu.

Direksiyon kalın ve deri kaplı ama deri biraz yıpranmış ve parlamış, bu da kayganlaştığı anlamına geliyor. Tepki konusunda pek başarılı olduğu söylenemez Bora’nın, hem direksiyon hem de şasi tepkileri konusunda. Direksiyonu çevirdiğinizde birşeyler olmasını bekliyorsunuz ama nafile! Bora kendi kafasına göre dönmek istiyor, sanki siz onu değil de o sizi kullanıyor gibi. Gaz da aynı şekilde, vites atmak için ayağınızı gazdan çektiğinizde devir bir kaç saniye olduğu yerde kalıp sonra düşüyor, bunun dışında pedal sert olduğu için hassas gaz girdileri de yapamıyorsunuz. Bir de sanırım kullandığım modele has bir handikap olarak düşük devirlerde gazı bıraktığınızda çok sert bir tepki veriyor ve yolcularının sarsılmasına neden oluyor. Aynı şekilde gaza bastığımda da çok sert şekilde gaz alıyor otomobil.

Bir de takıldığım bir nokta daha var: Ortası boş olan kafalıklar! Bu o yıllarda bazı üreticiler tarafından (Opel Corsa ilk aklıma gelen model) tercih ediliyordu ama ne kadar da rahatsız bir şey bu! Başınızı dayadığınızda kafanızın hemen arkasında bir boşluk hissetmek kim ister ki? Üstelik güvenlik açısından da pek tatmin edici olduğunu sanmıyorum bunların... Üstelik yanılmıyorsam aynı model yılına ait Golf’lerin kafalıkları böyle değildi ama bundan pek emin değilim...

Her neyse, Bora ile yol alırken bu yolun bu kadar düzgün bir zemine sahip olup olmadığını düşünüyorum, hayır aslında zemin düzgün değil, ST ile sürekli sallanarak, hoplaya- zıplaya gidiyorum çünkü ama burada onlardan eser yok. Akar gibi ilerliyor yolda, VW gayet başarılı bir süspansiyon sistemi yerleştirmiş Bora’ya. Evet, evet gerçekten çok konforluyum ya da şöyle diyelim belki de ST fazlasıyla rahatsız bir otomobil. Gövde bozuk zeminlerden etkilenmiyor, sürüş stabilitesi bozulmuyor, gereksiz sallanmıyor, sadece izinizde gidiyor ve sürücüsüne güven veriyor. Etkileyici, hem de yıpranmış bir otomobil kullandığımı düşündüğümde.





Sabahın erken saatlerindeki bu yolculuğum sona ermek üzereyken, yol bilgisayarı 5.2 lt/100 km ortalama yakıt tükettiğimi gösteriyor. Ne güzel, bu yolda ST ile 7.5 lt/100 km’nin altına inememiştim hem de oldukça rahatsız bir şekilde yol alarak.

Acaba diyorum boşuna mı spor otomobil kullanıyoruz diye içimden geçirirken stüdyoya gelenlerden biri ‘Berk abi ST nerede, bir tur atsaydık onunla’ deyince bir anda gerçeğe dönüyorum.

‘Ya bu hafta ST yok maalesef bir Bora ile geldim.’
Cevap neden spor otomobil daha doğrusu hot hatch kullandığımızı açıklar nitelikte:
‘Abi yapma ne işin var Bora ile ST varken, biz de ne güzel biraz turlarız diye düşünmüştük’ Eh gelin Bora ile tur atalım diyemeyeceğime göre...

Hmm, haklı galiba... Bora konforlu, kaliteli, dayanıklı ve geniş olsa da hot hatch iyidir Berk boşver bunları sen... Nerede o şanzıman uğultusu, nerede o egzoz patlamaları, her çukuru hisettiğin sertlik, direksiyon, gaz tepkisi, yol tutuş? Varsın çok tüketsin, hot hatch iyidir, hot hatch güzeldir. Ne konforu, eskiden konfor mu varmış? Kullanmaya devam...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder