17 Mart 2010 Çarşamba

01-03- 2010 Mazda 2

Kullanılan otomobil: Mazda 2 1.5 Sport

Aslında daha önce kullandığım ve çok sevdiğim bir otomobil Mazda 2. Autocar dergisindeyken, askerden geldiğim zaman kullanmış ve yazısını yazmıştım. Ama o zaman Türkiye’ye sadece 1.3 lt’lik motoruyla geliyordu, yani bu motor seçeneği yoktu.

Bu 1.5 lt’lik versiyonuysa bir süredir testte olduğunu biliyordum ama bir türlü denk gelmemişti. ‘4 tane otomobil dergisinde yazdığım için mutlaka bir yerde kullanırım ne de olsa’ demiştim kendi kendime. Öyle de oldu, Sport’u Otohaber dergisinin çekiminde Autodrom pistinde kullanma fırsatı yakaladım.


Çok kısa bir fırsatım oldu kullanmak için ama pistte 10 tura yakın atabildim. Özlemişim gerçekten 2’yi. Sürüş pozisyonunu, direksiyonunu, yol tutuşunu, çevikliğini, yöne değiştirme konusundaki istekli tutumunu... Bugünlerde böyle otomobiller kullanma şansınız pek olmuyor. Varsa yoksa herkesin ağzında bir CO2 meselesi, tüketim kaygıları... Sanırım üreticiler bunlara o kadar çok takılmış ki sürüş keyfinin ne demek olduğunu unuttular.


Pist küçük olduğu için sadece iki ve üçüncü viteste dönebileceğiniz virajlardan oluşuyor ve 2 Sport maksimum olarak 90 km/s’ye çıkabiliyor. Olsun, bu bile yeterli bazı şeyleri anlamak için. Önce biraz birbirimizi tanıma turunun ardından başlıyorum hızlanmaya.

Motor biraz gürültülü ama 1060 kg’luk gövdeyi rahatlıkla taşıyor. Hızlanma, evet bir hot hatch gibi değil belki ama 1.3 lt’ye göre çok üstün. Vites geçişleri çok net ve pist kullanımında hiçbir sorun çıkarmıyor, sadece debriyaj biraz fazla yukarıda kavradığı için alışmak zor. Direksiyonun tepkileri çok iyi ama biraz daha ağır olabilirdi. Yine de bir çok spor karakterli otomobilden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Üç kollu direksiyon güven veriyor.


Hızla şikana doğru yaklaşıyorum, aklımda frene basmak yok. Önce sağa doğru ardından hemen sola kırdım direksiyonu. Yani bir yerde ‘Scandinavian Flick’ denilen hareketi yaptım diyebilirim. İşte Mazda 2’nin en keyifli olduğu nokta. Şasi sanki bu işler için üretilmiş gibi, bu hafifliğin bir getirisi. 2 Sport önce sağa doğru ardından hiç yığılmadan, burulmadan sola doğru kaymaya başlıyor, ağırlık değişiminden dolayı arka taraf izinden çıktı. Hafif bir kontra ve işte çizgideyim! Muhteşem!!! Kesinlikle çok keyifli! Keşke biraz daha güçlü olsaydı.

Diğer virajlarda da zorluyorum ve şunu söyleyebilirim ki önden kayma neredeyse yok gibi. Ön lastiklerin tutuşu çok iyi, önden kaymak için mantıksız hızlara çıkmak gerek. 2 her hızda, her viteste çok canlı. Bu otomobilin neden daha güçlü bir versiyonu yok ki?

Aynı şeyi geride kalan 8 turda da tekrarlıyorum ve 2 hiç zorlanmadan isteklerime cevap veriyor. Adının neden Sport olduğunu anlamak zor değil.

Bana kalırsa küçük sınıfta kabin özelliklerine bakmadan, sadece kullanarak alınması gereken bir otomobil Mazda 2. Bunun nedeni kabininde kullanılan malzemelerin rakiplerine göre pek kaliteli olmayışı. Evet, tasarım olarak modern ama sert plastikler hoş değil.

Yine de dediğim gibi böyle keyifli bir sürüş karakteri varken kabine kim takılır ki? Açıkçası ben takılmam, bence siz de takılmayın ve mutlaka 2 Sport’u deneyin. Memnun kalacak, hatta çok şaşıracaksınız...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder