8 Şubat 2011 Salı

Apeks Noktası- 'evo' dergisi Ocak 2011

Sizce yeni bir sayfa mı açtı? Yoksa yaprak mı demeliyim, Leaf yaprak anlamına geliyor ya ondan. Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?

Ne zaman olacak, ne zaman bu kabus gerçekleşecek diye düşünüyordum ki oldu işte. Bir elektrikli otomobil, bir teknoloji patlaması, bir akıllı otomobil yılın otomobili seçildi: Nissan Leaf.

Dediğim gibi bazıları için otomobil dünyasında yepyeni bir yaprak açıp, sıfır emisyonlu geleceğe doğru ilerlememizi hızlandıracak Leaf, kimilerine göre bundan sonra tüm üreticiler bu mantıkla üretilen elektrikli otomobillere yönelecekler. Bizim gibi gerçek otomobil severlerse burun kıvırıp görmezden gelmeye çalışacak Leaf’i, tutkuyla bağlandığımız o hislere, seslere, tepkilere, sarsıntılara karşı geldiği için.

Peki bunu da bir kenera bırakıyorum, yani otomobil olmayı reddetmesini de. Leaf’in en büyük özelliği bataryaları dolu halde 160 km menzil sunması, yani Avrupa’da günlük otomobil kullanma menziline hayli hayli yetmesi. Gerçekten öyle, hangimiz İstanbul gibi büyük bir şehirde bile günde 160 km otomobil kullanıyor? Peki bunu sıfır emisyon ve yakıt tüketmeden yapmak istemez misiniz? Peki cep telefonunuzla klima ve havalandırma sistemi çalıştırabileceğinizi söylesek? Bu özellikleri standart bir hatchback özellikleriyle (süspansiyon sistemi, yeterli bagaj hacmi, iyi yol tutuş ve tatmin edici sürüş) birleştirip iyi bir paket altında sunmaksa kulağa dahice gibi geliyor değil mi? Öyle görünüyor ama bu pek de yeni bir fikir değil sanırım...

Evet, 2010 yılında ‘Yılın Otomobili’ ödülü kazanan otomobilin ana fikri bataryalarının 160 km’lik menzil sunması ancak bu 1990 yılında başka bir elektrikli otomobilin piyasaya çıkmasını engellemişti.

GM, 1990 yılında bir elektrikli otomobil üretti ve adına EV1 dedi. Bu otomobil, Kaliforniya eyaletinin giderek kötüleşen hava standartlarını düzeltmek doğrutusundair cevap (o zaman 49 eyaltein toplamından daha kötü havaya sahipti) ortaya atılmıştı.

Fikir çok iyiydi ve potansiyel sahibiydi, öyle ki bu projenin bir anda tüm dünya ekonomisi üzerinde olumsuz bir etkisi olacağından korkuldu. Belki yersiz ve abartılıydı ama petrol şirketleri ve devletin baskısı tüm otomobillerin zorla test sürüşü için verilen kullanıcıların elinden alınmasına ve Arizona çölünde yok edilmesine neden olmuştu. Nedeni basitti, elektrikli otomobil geleceği tehdit ediyordu ve yetkililere bunu neden yaptıklarını sorduklarında GM’den Dave Barthmuss’un verdiği cevap 2010 yılının ana temasına çok benziyordu: ‘Elektrikli otomobilin 120- 160 kilometrelik menzili ve yüksek satış fiyatı (35.000 dolar) için herhangi bir kullanıcı talebi yok.’

Oysaki insanlar ellerinden alınan elektrikli otomobillerini geri almak için kamyonların yollarını kestikleri suçuyla tutuklandılar. Elektrikli otomobil sevilmişti, mantıklıydı, insanlara kendini iyi hissettirmişti. Herşeyden önemlisi kullanmak için para ödemek zorunda kalmıyorlardı çünkü şehir elektriğiyle şarj oluyordu.

Her neyse GM her zamanki gibi geleceği görmüş ama belirli nedenlerle bu projeyi daha sonra, 1996 yılından itibaren hayata geçirebilmişti. Konunun detayları için ‘Who killed the electric car?’ adlı fimi izlemeniz yeterli. Orada tüm gerçekleri göreceksiniz.

Şimdiyse bu konsept, bu düşünce yılın otomobili ödülü alacak kadar şaşaalı bir şekilde lanse ediliyor, dillere destan bir şekilde ortaya atılıyor. ‘İlk elektrikli otomobil yılın otomobili ödülü aldı, bundan sonra herşey değişecek’ deniyor. Hayır değişmeyecek, Nissan Leaf’in bu ödülü alması sadece dünyanın giderek değişen koşullarına ayak uydurması, kısacası doğru zamanda doğru yerde olmasına bağlı. Giderek kötüleşen çevre koşulları, downsizing motorlar, hibridler ve tamamen elektrikliler...

Elektrikli otomobiller hayatımızda olacak belki ama içten yanmalı motorun yerini almaya kalkarlarsa yine halkın tepkisini alacaklar. Bu defa devletler onları kabul etmemiz için baskı yapacak, bu defa benim gibi içten yanmalı motor sevenler itiraz edeceğiz, içten yanmalımızın ölmemesi için direneceğiz. Yollara eski Amerikan otomobillerimizi koyup, gaz verip elektrikli otomobillerin gövdelerine egzoz dumanı püskürteceğiz. O kadar çok yapacağız ki bunu o bataryalar bir daha çalışmayacak.
Zamanla şartlar nasıl da değişip tersine dönüyor değil mi?

Biz insanlar tuhafız, elimizde olmayanı isteyip, olanı yok etmeye çalışsanı kabul etmiyoruz. Leaf’in bu anlamda yılın otomobili seçilmiş olması çok ama çok ilginç oldu. Daha çok sosyolojik bir otomobil Leaf, birçok mesaj çıkartabileceğiniz bir elçi de diyebiliriz kendisine.

Umarım bir devrim başlatıp yıllar sonra ‘Who killed the combustion car? (içten yanmalı otomobili kim öldürdü?)’ diye bir soru sormamıza neden olmaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder